Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu: (1)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarıyla bu dönem arasında çok büyük farklar olduğunu belirterek, “O yoksullukla mücadele eden, o onurlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı’dan miras kalan her borcu son kuruşuna kadar ödedi. Peki bunlar ne yaptılar? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni borç batağına sürüklediler.” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Erdal İnönü’yü ölüm yıl dönümünde rahmetle andı.
Cumhuriyet’in 100. yılının kutlandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’in 100. yılı dolayısıyla CHP’li belediyelerin 10 milyonu aşan vatandaşın katılımıyla programlar düzenlediğini, etkinliklerin yıl sonuna kadar devam edeceğini belirtti.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda eski Meclis’ten Anıtkabir’e yürüdüklerini, Anıtkabir’in 1 milyon 182 bin ziyaretçiyi kabul ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Artık öyle bir noktadayız ki hiçbir güç cumhuriyeti ve demokrasiyi engelleyemez. Ne olursa olsun.” diye konuştu.
Milli Kurtuluş Savaşı sonrası hiç kimseye boyun eğmemek, savaş meydanlarında verilen zaferin ve Cumhuriyet’in kalıcılığını sürekli kılmak için mücadele edildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin nereden nereye geldiğini herkesin bilmesi gerektiğini söyledi.
“Cumhuriyet’imizi yokluklar içinde kurduk”
“Arzu ettiğimiz Cumhuriyet nasıl bir Cumhuriyet olacak?” sorusunun yanıtını da yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Demokrasinin tam ve en belirgin hükümet şekli Cumhuriyet’tir. Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki Cumhuriyet sizden fikri hür, düşüncesi özgürce ifade edilecek, vicdanı hür, vicdanın sesini dinleyecek, irfanı hür nesiller ister. Türk milletinin tabiat ve adaletine en uygun olan idare, Cumhuriyet’in idaresidir. Biz Cumhuriyet’imizi böyle kurduk yokluklar içinde.” diye konuştu.
Üzüldüğü bir konu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Yüz yıllık bir Cumhuriyeti, son 20-22 yıla sığdırmak ne kadar doğrudur? 100 yıllık mirası, 100 yıllık mücadeleyi, demir ağlarla örülen bir Türkiye’yi, her tarafında fabrikalar kuran bir Türkiye’yi, uçak fabrikasının 1921 yılında temelini atan Türkiye’yi, sekiz yıl sonra Kayseri’den kalkan ilk uçağın Ankara’ya indiği bir Türkiye’yi, 1940’lı yıllarda dünyaya uçak ihraç eden beş ülkeden birisi olan Türkiye’yi nasıl görmezsiniz? Fisko Birliği nasıl görmezsiniz? Toprak Mahsulleri Ofisini nasıl görmezsiniz? Çiftçinin kara gün dostu olan kurumları nasıl görmezsiniz? Devletin en büyük geliri aşardandı. Köylü rahatlasın diye aşarı kaldıran bir idareyi nasıl görmezsiniz? Bu görülmedi. Devleti yöneten en tepedeki kişi, kendi dönemini anlattı. Bereket öyle yapmış. Çünkü Cumhuriyet’in kuruluş yıllarıyla bu dönem arasında çok büyük farklar var. Söyleyeyim ne farkı var. O yoksullukla mücadele eden, o onurlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı’dan miras kalan her borcu son kuruşuna kadar ödedi. Peki bunlar ne yaptılar? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni borç batağına sürüklediler. İkisi zaten mukayese kabul etmez.
Onlar, büyüme ve kalkınma için kimseye el avuç açmadılar. Bunlar da şimdi kapı kapı dolaşıyor ‘acaba bir yerlerden para bulabilir miyiz?’ diye. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarını ayaklar altına alıyorlar. Yalvarılır mı? Yakarılır mı? Üç beş kuruş için bu yapılır mı? Öyle bir noktaya getirdiler ki borcun faizi anaparayı geçmiş durumda. Böyle bir batak hiç görülmemiştir. Yine onlar yani Cumhuriyet’i kuranlar yani o gerçekten de bu ülke için mücadele edenler, yolsuzluklarla mücadele ettiler. Türkiye Büyük Millet Meclisinde üç kişiyi Yüce Divana gönderdiler. Asla yolsuzluklara izin vermeyeceğiz. Bunlar, bu parlamentodan yolsuzluklarla mücadele yapılmasın, savcı soruşturma ve kovuşturma açmasın diye yasa çıkardılar. Bunlarla Cumhuriyet mukayese edilir mi? Akıl var mantık var.”
“Türkiye’yi sığınmacı deposuna döndürdüler”
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’in kurulduğu dönemde her kuruşun hesabının millete verildiğini belirterek, “Bunlar ise lüks ve şatafatın içindeler. ‘Bize hesap verin’ diyen vatandaşa da hesap soruyorlar, ‘Sen bana nasıl hesap sorarsın’ diye. Parayı ben veriyorum, sen vermiyorsun. Köylüsü, işçisi, memuru, emeklisi, esnafı veriyor. Vergi veriyoruz. Sen bunun hesabını millete vereceksin.” dedi.
Cumhuriyet’i kuran insanların Türk lirasının değerini koruduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bunlar ise Türk lirasını yerlerde sürünür hale getirdiler. Farka bakar mısınız? Kendi ülkelerinde kendi ülkesinin parasıyla değil de yabancı parayla kendi vatandaşından borçlanan bir düzeni inşa ettiler. Akıl tutulması.” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’i kuranların devlette liyakatli kadroları istihdam ettiğini, adalete asla gölge düşürmediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Burada ise bırakın devlette liyakati, savcının yazdığı yazıya baktığımızda yargıda çetelerin oluştuğunu görüyoruz. Nasıl olur da o dönemle bu dönem mukayese edilir? Mukayese kabul etmiyor. Siyahla beyaz gibi zaten. Yine onlar yani Cumhuriyet’i kuran yiğit insanlar hiçbir egemen gücün karşısında boyun eğmediler. Onlar sadece ve sadece kendi insanlarına, halkına hesap verdi. Onlar asla ve asla mal varlıklarıyla tehdit edilmedi. ‘Bak kızdırma, senin mal varlığını çıkarırım ortaya dediği’ zaman birileri susar. Ama o Cumhuriyet’i kuran yiğit insanlara hiç kimse böyle bir cümle dahi kuramaz. Aradaki farka bakar mısınız? Yine onlar, Milli Kurtuluş Savaşı’nı bu Meclis’ten yönettiler.”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhuriyeti kuranların, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırlarını koruduğunu, asla bir sığınmacı deposu haline getirmediğini dile getirerek, “Bunlar egemen güçlerin talebi üzerine, onların isteği üzerine, tehditleri üzerine Geri Kabul Anlaşması’nı yaparak Türkiye’yi sığınmacı deposuna döndürdüler. Bunlarla Cumhuriyet’i kuran yiğit insanlar arasında siyah ve beyaz kadar fark var.” dedi.
“Demokrasisi gelişmiş bir Cumhuriyet”
“Nasıl bir Cumhuriyet?” sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, “Demokrasisi gelişmiş bir Cumhuriyet. Çünkü Cumhuriyet, demokrasiye geçişte atılan en önemli ve temel adımdır. Cumhuriyeti kurarsınız, arkasından da demokrasiyi büyütürsünüz. O nedenle o dönemin 1921 Anayasası’nın ilk maddesi ‘Hakimiyet, bila kaydü şart milletindir.’ demiştir. Yani egemenlik, kayıtsız milletindir.” ifadesini kullandı.
Demokrasinin düşünceleri özgürce ifade etme, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, devletin bir kişiye teslim edilmemesi anlamına geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, Gazi Meclisin o dönemde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e başkomutanlık yetkisini bile belli sürelerle verdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Şimdi başkomutan geçinen adam, Türkiye’yi sığınmacı deposuna döndürdü. Aradaki fark, siyah ve beyaz kadar derin bir farktır.” dedi.
(Sürecek)